DECCAL-I SÜFYAN DÖNEMİNE DAİR
DECCAL-I SÜFYAN DÖNEMİNE DAİR
“Deccal dinin güçsüzleştiği, ilmin yetersiz hale geldiği bir anda ortaya çıkar.“(1)
Evet, Deccal dinî duyguların zayıfladığı, sulhün sükûnun kalktığı, insanların ihtilâfa düştüğü, kin ve düşmanlık duygularının kol gezdiği bir anda zuhur edecektir.(2)
O günler, îman ve küfrün açıkça kamplaştığı, kesin hatlarla birbirlerinden ayrıldıkları günlerdir.(3)
O günler, akılların çelindiği günlerdir. İnsanlar birbirlerini öldürürler. Öyle ki kişi komşusunu, amcaoğlunu, yakınını öldürür de(4) öldüren de, öldürülen de niçin olup bittiğini bilmezler.(5)
Başka bir hadiste ise bu ortam şöyle anlatılır:
“Kitap ve Sünnet ne tarafa dönerse siz de o tarafa dönünüz. Haberiniz olsun kitap ile hükümet birbirlerinden ayrılacaktır. İşte o zamanda sizler sakın Kitabın emrinden ayrılmayınız.
Haberiniz olsun, şu muhakkak ki başlarınıza bir takım âmirler ve devlet başkanları gelecek de, onlar (siz yardıma muhtaç iken, devlet hazinesinden ) sizlere vermezlerken, (hakları yokken) kendilerine verilmesini hükme bağlayacaklar. Eğer sizler onlara karşı gelirseniz sizi öldürürler, kendilerine itaat edip uyarsanız sizi (Şeriat yolundan) saptırırlar.”(6)
Deccal ve Süfyan âhirzamanın insanlarıdır. Dönemlerinde herşey alt üst olur, bozulur; hele insanlar görülmedik derecede bozulurlar. Bir rivayette bildirildiğine göre, o devirde bir kısım kimseler dinle dünyayı talep ederler. İnsanlara karşı yumuşak, dindar görünmek için koyun postuna bürünürler. Dilleri şekerden tatlıdır, fakat kalbleri canavarların kalblerine benzer. Allah onlara içlerinden öyle bir fitne gönderir ki, değil sadece kötülük işleyenler iyiler bile şaşkına dönerler. Ne onu uzaklaştırabilirler ve ne de paçalarını ondan kurtarabilirler.(7) İşte Deccal ve Süfyan böyle anları kollarlar.
(1) Müsned, 3:367.
(2) Abdülkadir Badıllı, Risale-i Nur’un Kutsî Kaynakları (İstanbul: Envar Neşriyat, 1992), s. 561.
(3) Ebû Davud, Fiten: 1.
(4) İbni Mâce, Fiten: H. 3959.
(5) Müslim, Fiten: 55.
(6) Şârânî, Ölüm, Kıyamet ve Âhiret ve Âhirzaman Alâmetleri (İstanbul: Bedir Yayınları), s. 350.
(7) Tirmizî, Zühd: 60.