Zalimlere Karşı Durmak ve İyiliği Emretmek
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah azze ve celle Şuayb Peygamber (a.s)’a şöyle vahiy etti: “Ben Şüphesiz ki senin kavminden yüz bin kişiyi azaba düçar kılacağım. Bu yüz bin kişiden kırk bin kişisi kötüler, altmış bin kişisi ise iyilerdir.” Bunun üzerine Şuayb Peygamber (a.s) şöyle buyurdu: “Ya Rabbi! Kötüler azaba layıktır, ama iyiler neden bu azaba düçar olacak?” Allah azze ve celle ona şöyle vahiy etti: “Zira onlar da kötülerle uzlaştılar ve ben gazaplandığım halde onlar gazaplanmadılar.” (Onlar günah işlediğinde hiçbir şey demediler, iyiliği emredip kötülükten sakındırmadılar)
Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s), İbn-i Mülcem (Allah’ın laneti üzerine olsun) tarafından ağır yaralanınca oğlu Hasan ve Hüseyin (a.s)’a şöyle vasiyet etmiştir: “Allah için mallarınızla, canlarınızla ve dillerinizle Allah yolunda cihad edin… İyiliği emredip kötülükten men etmeyi terk etmeyin. Aksini yaptığınız takdirde başınıza kötüleriniz geçer ve sonra, yaptığınız dualar da kabul olmaz.”
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bütün hayırlı amellerin ve hatta Allah yolunda cihadın bile, iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma görevinin karşısındaki konumu; ağızdaki tükürüğün, dalgalı denizler karşısındaki konumu gibidir.”